Belgrad Gezi Rehberi’nde, Belgrad hakkında bilgi vermeye devam ediyoruz. Bu hafta da Belgrad’ı keşfetmeye, Belgrad Kalesi olan Kalemegdan hakkında bilgi vermekle başlayacağız.
Belgrad Kalesi’nin bulunduğu alana “Kalemegdan” (Kale Meydanı) denmesi ve buraya 18. yüzyıl ortalarında inşa edilen saat kulesinin “Sahat Kula” olarak adlandırılması, Sırpçaya girmiş Türkçe kelimelere ve söz konusu kültürel izlere ait dikkat çekici örnekler. Günlük yaşamda ve yemek adlarında kullanılan daha pek çok Türkçe kelime bulunuyor. Onlardan bahsetmeden önce, kentin kalbi sayılan Kalemegdan’ı anlatalım.
Kalemegdan, Tuna ve Sava nehirlerinin buluştuğu noktada yükselen bir tepede yer alıyor. Geniş bir alana yayılan Kalemegdan, tarihi Belgrad Kalesi’nin yanında, Osmanlı’dan kalan eserlere ve geniş parklara da ev sahipliği yapıyor. Belgrad Kalesi’ne giriş çıkışı sağlayan kapılardan birinin adı Stambol Kapija yani İstanbul Kapısı. Surlarla çevrili alana bu kapıdan giriliyor. Saat kulesini geçince, karşınıza “Mora Fatihi” olarak bilinen Damat Ali Paşa’nın türbesi çıkıyor. Burada, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın 1578’de yaptırdığı bir de çeşme bulunuyor. Çeşmeyi arkanızda bırakıp biraz daha ilerleyince, gözleriniz muhteşem bir şehir manzarasıyla ve yeşille şenleniyor. Tabii ruhunuz da. Yaklaşık iki milyonluk bir kent olup da, doğayı bu kadar iyi korumuş olmak ve onunla bir arada yaşamayı başarmak, Belgradlıların dünya ile kurdukları ilişki hakkında da çok şey anlatıyor.
Şehrin en alıcı noktası neresidir diye sorarsanız, Kalemegdan derim. Kale ve Meydan kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Osmanlı egemenliği döneminde konulmuş ismi ve günümüze kadar bir harf değişerek gelmiş, Kalemegdan şeklinde. Burası gerçekten tarihi anlamdaki en etkileyici yerlerinden birisidir. Belgradlıların da çok gurur duyduğu, turistlerin mutlaka görmesini istediği yerdir.
Kalemegdan şehrin hemen merkezinde, ana cadde Knez Mihailova’nın sonunda yer alıyor. Kalenin içerisinde müzeler, parklar, anıtlar, galeriler, heykeller bulunan ve enfes Belgrad manzaraları sunan 53 hektarlık bir alan.
Belgrad Kalesi, tarihte yüzden fazla kez istila edilmiş. 1521 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine katılmış. Kanuni Sultan Süleyman Han öderliğinde Osmanlı kuvvetleri Belgrad’ı 1521 yılında feth ediyorlar.
Ortodoks nüfusun bir kısmı da İstanbul’a bugün Belgrad Ormanı bölgesine gönderiliyor. İstanbul’da bir ormanın adı acaba niye Belgrad diye düşünmüş müydünüz?
Belgrad demek, koskoca bir tarihin yaşadığı kent demek. Şuanda oldukça stratejik bir alana inşa edilmiş, Belgrad’ın en önemli yapısının önünde yer alıyoruz. Belgrad Kalesi’nin önündeyiz. Sava ve Tuna nehirlerinin kesiştiği noktaya kurulan, Osmanlı’nın kokusunu, izini bugün bize sunan meşhur kalesine ayak basacağız. Kalenin içerisindeki Osmanlı eserlerini bir bir buluyoruz, bu eserler hakkında edindiğimiz bilgileri sizlere sunacağız.
İçindekiler
Konumu: Belgrad Kalesi Nerede?
Kalemegdan, Şumadiya’nın bitişinde yer alır. Uçurum gibi sırt bir konumda, Tuna ve Sava nehirlerinin buluştuğu alandadır. Burası Belgrad’ın en güzel, görülmeye değer bölgelerin başında gelir. Büyük Savaş Adası’nın da bulunduğu yer burasıdır.
Tuna nehri ile Sava nehirlerinin kesiştiği noktada yer alan önemli bir kale. Kalemegdan, Kuzey ve kuzey doğusunda Dorçol (Dörtyol) ve doğusunda Eski Şehir (Stari Grad) sınırlarının içinde yer alır. Tarihte birçok medeniyet bu kaleye sahip olmak istemiş. Osmanlı’dan önce Avusturya ve Macaristan Krallığı burada hüküm sürmüş. Muhteşem Süleyman önderliğindeki Osmanlı ordusu 1521 yılının Temmuz ayında kuşatmaya başlıyor Belgrad’ı. Bir ay gibi kısa bir sürede daha fazla Osmanlı’ya karşı koyamıyor ve Osmanlı’ya, Muhteşem Süleyman’a teslim oluyor. Arkamızda bulunan Belgrad Kalesi’nde, Osmanlının izlerini bugün hala görmek mümkün. M.Ö. 85 yılında Romalıların ilk taşı koyması ile Kale yükseliyor. Osmanlılar buraya geldiği zaman kaleyi geliştiriyorlar. Osmanlıların yaptırdığı muhteşem eserler var kale içinde. Kalenin içine gireceğiz, gezeceğiz, birbirinden güzel yapıları sizlere göstereceğiz. Hanlar, hamamlar, saat kuleleri gibi bir sürü eser şimdi bizi bekliyor. Şimdi de Belgrad Kalesi’ni keşfediyoruz.
Tarihte yıllar boyu Osmanlı’ya ev sahipliği yapan kent Belgrad, bir çok güzel eserleri barındırıyor kalbinde. Kale’den manzaranın görünüşü muhteşem. Kale Meydanı’na yani Belgrad Kalesi’nin olduğu noktaya baktığımızda çok güzel bir manzara ile karşılaşıyoruz. Osmanlı’ların 357 yıl hüküm sürdüğü bu topraklar bugün de özellikle Türklerin uğrak noktası. Vize istemiyor oluşu zaten ayrı bir güzellik. Burası şu anda Balkanlar’ın en çok ilgi gören kentleri arasında yer alıyor.
Bize göre şehrin en önemli yeri burası. Ve işte şu anda Osmalının yadigarı, Osmanlıları sonuna kadar his ettiğimiz meşhur Belgrad Kalesi’nin içerisindeyiz. Kim bilir kimler geldi, kimler geçti. Ama en önemlisi Kanuni Sultan Süleyman’nın işte bu yoldan geçtiği söyleniyor. Ve şimdi atalarımızın izini takip ederek Belgrad Kalesi’nin çok daha derinliklerine iniyoruz. Kale Meydanı’nda her yer Osmanlı etkisini yaşıyor. Bu havadan herkes çok memnun. Tarihin içerisine, kalenin ana üsüne yol almaya devam ederken özellikle hendekler dikkat çekiyor. Tarihte, bu hendeklerde su yokmuş, ama kuru samanlarla bezeliymiş hendekler. Düşmanın geldiğini haber alan kaledeki askerler, hemen o samanları aleve verirlermiş. Yani kaleyi ateşlerle korurlarmış.
Belgrad Kalesi Fethi – Belgrad Fethinin Önemi
Bu güzel ve anlamlı topraklar ancak 1521 yılında Osmanlılara dahil edildi. Muhteşem Süleyman 250 000 askeri ile kaleye dayandığında, 28 Ağustos tarihinde bu topraklar fethedildi. Tarihte bütün medeniyetlerin sahip olmak istediği topraklar olan Belgrad’dayız ve kalenin içindeki en önemli noktalardan birindeyiz. Romalılar, Bizanslılar, Avusturya – Macaristan Krallığı, Osmanlılar ve daha aklıma gelmeyen birçok medeniyet bu toprakları ellerine geçirmek için çaba sarfettiler. Özellikle Osmanlılar, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yüzünü Avrupa’ya dönmüştü. Ama Avrupa’ya ilerlemek için önce Belgrad’ı almaları gerekiyordu. Sebebi arkamızdaki manzara. Arkamızda Tuna Nehri ve Sava Nehri var. Tuna ve Sava’nın kalede kesiştiği nokta, kalede öyle güzel bir noktaya inşa edilmiş ki, iki nehrin kesiştiği o stratejik noktaya konumlandırılmış. Kanuni Sultan Süleyman’ın burayı eline geçirmek istemsinin en büyük sebebi, eğer burayı alırsa Avrupa’ya doğru açılacak olan ticaret yollarını da eline geçirmiş olacaktı. Çünkü Tuna ve Sava nehirlerinden Avrupa’ya ticaret yapılabiliyordu. Ve bugün de halen baktığınız zaman yük gemileri geçiyor, aynı zamanda ticaret gemileri de yine buradan Avrupa’ya yol alabiliyor. Hem de nehirlerden gelecek bir düşman varsa onları gözlemlemek için Belgrad Kalesi’ni konumlandırmışlar. Kaleden gerçekten manzara müthiş, onu özellikle söylemek istiyorum. Tarihte buradan kimler baktı, kimler geldi geçti tam olarak bilemiyoruz ama bugün de Sırbistan’ın turizminin en önemli duraklarından biri.
Nehirler, Meydanlar ve Yine Osmanlılar!
Sol yandan durgun akıp gelen Sava, Kalemegdan’ın hemen önünde Tuna’yla buluşuyor. Buradan itibaren iki nehrin suları karışıyor. Sava bu bölgede son bulurken, Tuna çoğalarak, Karadeniz’e dökülünceye kadar yoluna devam ediyor. İki nehrin kesiştiği bölgede irili ufaklı adalar oluşmuş. Doğal yaşamın özenle korunduğu bu adalar arasında en büyüğü olan Ada Ciganlija, denizi olmayan Belgradlıların hemen tüm deniz ihtiyaçlarını karşılıyor.
Tuna Nehri’nden bahsetmek istiyorum biraz. Tuna Nehri, Avrupa’nın en uzun ikinci nehri. Yaklaşık 2800 kilometre uzunluğunda, on tane ülkeyi suluyor ve Karadeniz’e dökülüyor. Hemen kalenin yanından gelen Sava Nehri’de Tuna Nehri’nin en önemli kollarından biri. 4 tane ülkeyi suluyor ve oda Tuna Nehri vasıtası ile Karadeniz’e dökülüyor.
Belgrad Kalesi bugün turistlerin uğrak noktası ve tarihi açıdan da oldukça önemli.
Osmanlı Avrupası’nda Belgrad çok önemliydi. Buranın havasına gidecek en güzel Türkü de “Tuna Nehri Akmam diyor”.
Kalenin içinde şimdi de Sokullu Mehmet Paşa’nın (Mehmed-paša Sokolović, ya da gerçek adıyla Bayo Sokoloviç) anısının bulunduğu noktadayız. Bulunduğumuz noktada çeşme var ve aynı zamanda bir dut ağacı bulunuyor. Bu dut ağacına ve çeşmeye Sokullu Mehmet Paşa’nın adı verilmiş. Osmanlı gittiği her yere halkın ne ihtiyacı varsa onu inşa etmiş. Kalemegdan’daki kapılardan birinin adı Stambol Kapija yani İstanbul Kapısı.
Damat Ali Paşa Türbesi
Kale içerisinde aynı zamanda meşhur Mora Fatihi olarak bilinen Damat Ali Paşa’nın da türbesi yer alıyor. Damat Ali Paşa 1716 yılında Petrovaradin muharebesinde şehit düşüyor ve ardından bu topraklara defnediliyor ve türbesi de Belgrad Kalesi’nin içerisinde yer alıyor. Kalede Mora Fatihi’nin türbesi hemen dikkat çekiyor. Osmanlı’nın en önemli devlet adamlarından birisi olan Damat Ali Paşa 5 Ağustos 1716 tarihinde Avusturya ordusuna karşı şehit düştü. Aynı türbede Damat Ali Paşa’nın yanısıra, Tepedelenli Selim Paşa ve Çeşmeli Hasan Paşa’nın da naaşları bulunmaktadır.
Türbenin kapısının üstünde Sırpça “TÜRBE” kelimesi ve eski Türkçe olarak:
“1716 sene-i miladiyesinde Petervaradin Muharebesinde şehiden vefat eden Mora 2. fatihi Damad Ali Paşa’nın ve türbesinde medfun Tepedelenli Selim ve Hasan Paşaların ruhuna fatiha 1938” ibareleri vardır.
Paşa Konağı
Kelenin içinde muhteşem bir yapıya sahip olan, bizden bir parça olan Paşa Konağı bulunuyor. Osmanlı mimarisi oluşu ile dikkat çekiyor ve Paşa Konağı olarak isimlendiriliyor. Bir çok paşa burada yaşamış rivayetlere göre. Paşa Konağı denilmesinin nedeni de Belgrad’ı yöneten bir çok paşanın burada yaşamasındandır.
Türk dizileri şu anda burada Türkiye hayranlığı yaratmış durumda. Dizilerin dünya üzerinde çok olumlu etkileri olduğuna inanıyorum. Burada yaşayan insanlar Türk dizilerinden birazcıkta olsa Türkçe öğrenmeye başlamışlar. Bence çok güzel birşey, kültürümüzü öğrenmeleri, tanımaları adına diziler baya faydalı. İnsanlar dizileri Sırpça altyazı, orijinal Türkçe seslendirme ile izliyorlar, hemen hemen bütün TV kanallarında en az bir Türk dizisi oynamaktadır. Muhteşem Yüzyıl başladığında akşam saat 20:00 da şehir trafiğinde gözle görülür şekilde azalma olurdu. Muhteşem Yüzyıl dizisine Antalya’daki lüks bir otel olan Mardan Palace reklam vermişti ve dizi ile çok uyumlu bir reklam olmuştu.
Askeri Müze
Belgrad Kalesi’nin hendekleri arasına sıkışmış bu müze, eski Yugoslavya’nın askeri tarihinin tüm detaylarını gözler önüne seriyor. Osmanlılar tarafından inşa edilen İstanbul Kapısı’nın hemen önünden başlayan açık hava kısmında I. Dünya Savaşı’ndan kalma yüzlerce tank ve buna benzer değişik ağır silahlar bulacaksınız. Askeri Müzesi’nin içine girmek isterseniz, burada da ayrıca Kosova Kurtuluş Ordusu’na ait yakalanan silahlar, bombalar ve füzeler, nadir bulunan silahlar ve 1999 yılında vurulan Amerika’nın görünmez savaş uçağına ait parçalar bulacaksınız.
Kalemegdan
Şehrin merkezinde yer alan Kalemegdan (Kale Meydanı) Belgrad’ın en turistik ve en gözde mekanı. Yazın en sıcak yada kışın en soğuk günü olsa bile muhakkak burası görülmeli.
Kalenin içerisinde bulunan güzel ve tarihi bir mekan olan Teressa Restoran ve Kafe Bar Tuna Nehri’ne bakıyor.
Kale Meydanı’ın girişinde bir tane yazıt var. Bu yazıt herkesin dikkatini çeker ve sizlere de göstermek istedik (aşağıdaki resim). 1867 yılında Sultan Abdül Aziz’in fermanı ile Osmanlı’nın bu topraklardan ayrılışı bu yazıtta konu edilmiş. Yazıtta Osmanlı askerleri var, Sırp askerleri var, Osmanlı’lar anahtarı Sırp askerlere teslim ediyorlar.
Sunduğu panoramik manzaraların tarih ve doğayla iç içe olmanın verdiği keyfin tadını iyice çıkardıktan sonra Kalemegdan’a Osmanlının Belgrad’a veda ettiği noktada veda ediyoruz.
Tam bu noktada diyor, 1867 yılında Sultan Abdül Aziz’in fermanı okunarak, Prens Mihailo’ya şehrin anahtarlarını teslim etmişler. Sadece Belgrad’ın değil, diğer bazı şehirler var. Šabac, Smederevo, Kladovska, Beograd gibi 7 şehrin anahtarlarını burada teslim ediyor.
Pobednik (Belgrad Zafer Anıtı, Viktor Heykeli)
Kalemegdan’ın bulunduğu tepeden Tuna ve Sava nehirlerinin birbiririne kavuştuğu alanı da görebilirsiniz. Tam bu noktada, dikkatinizi çekecek olan bir heykel de Belgrad’ın sembolleri arasında. Kalemegdan’ın ne tarafını gezerseniz gezin, sonunda yolunuz Pobednik Heykeli’nin etrafına düşecektir. Pobednik, Sırpça’da zafer demek, zafer kazanan kişi demektir. 1928 yılında Sırbistan’ın Balkan Savaşları’nda kazandığı savaşların anısına yapılmış. Aslında o zaman şehrin en işlek meydanlarından Terazije Meydanı’na konulmuş. Ama heykel çıplak olduğu için Belgradlılar bu heykeli orada istememişler. O yüzden gözlerden ırak olsun diye buraya getirilmiş Pobednik heykeli. Şimdilerde burası en işlek turistik yer olduğundan gelen geçen görüyor çıplak heykeli. Savaş ve barışı sembolize eden bir elinde kılıç, diğer elinde de güvercin tutuyor.
Zafer Anıtı yada diğer adları ile bilinen Viktor Anıtı, (Sırpça: Pobednik) Ivan Meštrović tarafından yapılmış. Meštrović başlangıçta Terazije Caddesi üzerinde bulunan Moskva Oteli’nin önündeki çeşmenin bir parçası olacak bir heykel olarak tasarlamış. Yukarıda da söylediğim gibi burası kamuya açık bir alan olduğundan, halk çıplak bir erkek figürüne karşı çıkmış. Böylece I. Dünya Savaşı’ndan sonra proje iptal edilmiş ve Victor heykeli 1928 yılında Kalemegdan üzerine kurulmuştur. Bu tarihten sonra Belgrad sembolü haline gelmeye başlamış.
Ezgi
Merhaba. Detaylı anlatımınız için çok teşekkürler, gitmiş kadar olduk 🙂 Haziran ayında 3 günlük bir Belgrad gezimiz olacak. Kalemegdan’ı da görmeden dönmek olmaz tabi ki. Alanın tamamını gezmek (müzeler hariç) tahmini ne kadar sürüyor acaba?
Gizem Şule
Harika anlatmışsınız teşekkür ederiz
Serdar kupeli
Bilgiler icin tesekkur ederim. Kral aleksandr bulvarından ya da vukow spomenikden kalemaydana hangi otobüs gidiyor acaba?
Belgrad Gezi Rehberi
Şehir merkezinde altyapı çalışmaları olduğundan bir çok otobüsün rotası değişti. Bence 26 numaralı otobüs ile Dom Omladine (Burası Trg Republike’ye çok yakın) durağına kadar gidip, Knez Mihailova’dan Kalemegdan’a yürüyebilirsiniz.
Dr.Ülkü Sema Aydın
2017 de 3.defa gideceğim Belgrad kalesini çok güzel anlatmışsınız.Teşekkürler.İlk Kadın Subay
Belgrad Gezi Rehberi
Faydalı bulduğunuza sevindim komutanım :). Belgrad’a bu kadar sık gelmeniz de çok sevindirici.